Bir Küçük Vejetaryenlik Meselesi: Bitkinin de canı var…

O zaman sebze de yemeyin...

Uzun bir aradan sonra yine, yeni, yeniden buradayım.

1 yılı aşkın süredir hayatımda olan bir konuyla geldim, vejetaryen olmak. “1 yılı aşkın” derken haklı bir gurur yaşadığım doğrudur. Açıkçası bu yazıda size kendi hikayemi mi anlatsam, doğru bilinen yanlışları mı vurgulasam, pek de haddim olmayarak olayın sağlık boyutundan mı bahsetsem bilemiyorum. En iyisi bu süre zarfında en çok hangi eleştirileri aldığımı anlatayım.

Eleştiri… Ne tuhaf değil mi? Birileri etik sebeplerle hayvan yemeyi bırakıyor ve bu konu bambaşka birileri tarafından eleştirilebiliyor. Benim bu süreçte en çok şaşırdığım mevzulardan biriydi. Ben vejetaryen olmadan önce vejetaryen ve veganların diğer insanlara baskı yaptığını düşünürdüm. “Ceset yiyorsunuz” gibi… Ve tabii bunu fazla da bulurdum. İçine girince anladım ki durum pek de böyle değil. En azından genelleme yapabileceğimiz boyutta değil.

Ben her masada bir tur neden hayvan yemediğimi anlatmak durumunda kalıyorum mesela. Oysa ben kimseye neden hayvan yemeyi tercih ettiğini, neden vejetaryen olmadığını sormuyorum. O hepimizin bildiği zeka dolu cümleyi de duyuyorum: Balık da mı yemiyorsun? Balığın canı yokmuş gibi:)

Bu arada birkaç dakika sonra “Balık da mı yemiyorsun?” tayfanın dudaklarından vejetaryenlik konusunda hangi cümle dökülüyor biliyor musunuz? “Bitkinin de canı var… O zaman onu da yeme?” Haydaaa…

Açıklamaya çalışıyorum. Diyorum ki bitkilerin de canı var elbette, ancak insan ve hayvanlar gibi acı çekmiyorlar. Bitkiler; kokulara, seslere ve ışığa tepki veriyor, alanları için savaşıyor, yiyecek arıyor, avcılardan kaçıyor ve avlarını kapana kıstırabiliyorlar. Ancak acıyı hissetmiyorlar. En azından günümüzdeki mevcut bilimsel verilere göre durum böyle.

Acı çekmiyor olmalarının en önemli sebebi ise sinir sistemlerinin olmaması. Sinir sistemi olan canlıların acı çektiği kesindir. Hayvanlar da bizim gibi duygular hissederler. Acı çekerler, heyecanlanırlar, mutlu olurlar, üzülürler, sıkılırlar, hatta dikkatli bakarsanız bazı köpeklerin gülümsediğini görürsünüz…

Yani, bir yanda kesin olarak acı çeken hayvanlar var, diğer yanda bitkiler var. Elbette keşke bitkileri de yemeden yaşamamız mümkün olsa ama ben en azından acısını gördüğüm, acısını hissedebildiğim bir türü yememeyi tercih ediyorum. İnsanı hayvandan daha üstün görmüyorum. Aynı evi paylaştığım iki kediden daha farklı görmüyorum bir kuzuyu, tavuğu, balığı, domuzu… Hiçbirini yani. Öğlen sahipsiz bir kediye yuva bulmak için story atıp akşam kebap yemeyi çelişkili buluyorum.

Bazen Minti’yi yiyorum bu şekil :)

Konu kapanıyor mu peki burada? Asla.

Evrim diyor, dişlerimiz diyor, hayvanlar da diğer hayvanları yiyor diyor.

Evet diyorum, mecbur kaldıkları için yiyorlar. Alternatifleri yok ve karar verme/muhakeme etme becerileri yok. İçgüdüsel olarak hareket ediyorlar. Biz düşünebilen, karar verebilen, seçimler yapabilen insanlarız ve doymak içib sonsuz alternatifimiz var. Öldürmemiz gerekmiyor.

O zaman hoooop hemen protein diyor. Elinde tuttuğu sigaradan derin bir fırt alıp sağlık çok önemli diyor. Vejetaryen olmak sağlıksızdır diyor. Et yemezsen protein ALAMAZSIN, hastalanırsın, ölüverirsin diyor.

Dilim döndüğünce ve bilgim yettiğince anlatmaya çalışıyorum. Aslında neredeyse tüm hastalıkların sebebi hayvansal ürünler diyorum. Hatta keşke vegan olabilsem; kendim, sağlığım ve çevre için en iyisini yapmış olurum diyorum. Baklagillerin, sebzelerin, kuru yemişlerin protein ve vitamin yönünden zengin olduğunu anlatıyorum. Kan değerlerimden bahsediyorum. E cahil cühela değiliz, baktırıyoruz diyorum. Vejetaryen olduğumdan beri, yani sadece bir senede B12 ve omega-3 dahil bütün değerlerimin daha iyi durumda olduğunu anlatıyorum.

Bu sefer daha da sinirleniyor. Olmaz öyle şey diyor. Bilime ve tıbba gözlerimin önünde şirk koşuyor.

Bu öfkenin sebebi bilinç dışında aslında kendisini hayvanlara karşı suçlu hissetmesi mi bilemiyorum. Çok da ilgilenmiyorum.

Ben yıllarca hayvan yedim. Ne zaman ki bir hayvana baktığımda bir et parçası değil; bir yaşam, bir ruh görmeye başladım, hayvanlar benim için bir yemek seçeneği olmaktan çıktı. Bu konudaki en minik, ama en etkili kelebek etkim Merlot‘dur.

Ne zaman ki zevk uğruna, alışkanlık uğruna, ego uğruna, din uğruna hiçbir canlının ölmediği bir dünyanın peşine düştüm; işte o zaman kendimi daha çok sevdim.

Amacım kimseyi eleştirmek değil. Hepinizi çok seviyorum, harika insanlar olduğunuzu biliyorum. Sokakta yaralı bir kuzu görseniz yardım edeceğinizi de biliyorum. Ve bir gün canlıların acısından beslenmekten vazgeçeceğinizi de biliyorum. Gelecekten en azından bu anlamda umutluyum. Torunlarımız utanacak bizim barbarlığımızdan :)

Gelecek vegan ediyorum ve Mirkelam’ın Kokoreç şarkısının Falafel olarak güncellenmesini öneriyorum sjdjhd

Fallafelll fala fala…

Vejetaryen olmak

Çok sevgiler!

 

2 yorum

Süleyman Ekiz 20 Aralık 2023 - 12:50

Ben bir iç hastalıkları uzmanı olarak beslenme ile ilgili yorumlarına aynen katılıyorum ?

Cevap Ver
Pelin Şen 20 Aralık 2023 - 14:41

Çok mutlu oldum :) İşin uzmanlarından bunu duymak paha biçilemez… Teşekkür ediyorum :)

Cevap Ver

Bir Yorum Bırak

Bu web sitesi, deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Ayrıntılı Bilgi