Kelimelerin Gücü: Yaşam Doyumunuzu Artıracak 4 Pozitif Düşünce Egzersizi

“Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.” der  Ludwig Wittgenstein. Tanımayanlar için, kendisi Dil Felsefesi’ne yön vermiş kıymetli bir filozof abimizdi.

Wittgenstein’a göre; bağlı olduğumuz diller ve değer sistemleri, belirli bir insan topluluğunun doğasının ve gelişiminin canlı ifadeleriydi. Aslında keşfettiği şey, dünyayla kurduğumuz iletişimde dilin etkinliğiydi.

Bu bakış açısıyla, günümüzde birçok psikoterapi yaklaşımında bilinçli olarak kelimelerin gücünden faydalanılıyor. Psikodilbilim tam da bu konuyu inceleyen bir psikoloji alt dalı.

Peki, kelimeler yaşam doyumumuzu nasıl etkiliyor?

Hazırsanız hikayenin en başına dönelim.

Kelimelerin Gücü Nereden Geliyor?

Hemen cevabı vereyim: beyinden. Dillere destan, akıllara zarar, pek sevgili beynimiz bilgiyi resimlerle işler. Mesela çocuğunuza “Koşma, düşersin” dediğinizde, çocuğun zihninde canlanacak şey “düşmek”. Çünkü beyin “koşmamak” diye bir resim arasa da bulamıyor. Olumsuzun resmi yok. Tam da bu yüzden, amacımız çocuğun düşmemesiyse, belki “Dikkatli ol”, “Daha yavaş koş” gibi ifadeler seçmemizi öneriyor pedagoglar.

Yetişkin beyninde de durum çok farklı değil aslına bakarsanız. Duyduğunuz bir iltifatın veya olumlu bir geribildirimin “ama” ile devam ettiğini düşünün. Örneğin, “Çok başarılısın, ama dağınık çalışıyorsun”. Büyük ihtimalle aklınızda kalan, başarılı olduğunuz değil dağınık çalıştığınız olacaktır. “Ama” kendisinden önce gelen cümlenin etkisini ciddi derecede azaltır. Yani Beynimize kelimelerle hükmediyoruz. Aslında kelimelerimiz beynimizde oluşacak resmi belirliyor. Kelimelerimiz pozitifse, resim güzelleşiyor.

Bir durumu, bir olayı veya bir duyguyu anlatırken seçtiğimiz kelimeler kendimize ve çevreye dair bakış açımız hakkında ip ucu verir. Daha önemlisi, bu kelimeler kendimize ve çevreye dair tutumumuzu inşa eder. Pozitif kelimeler kullanmak beynin parietal bölgesini aktive ederek sosyal ilişkiler geliştirmemize yardımcı olur. Pozitif kelimeler kullandığımızda, beynimizin karar verme ve problem çözme becerilerinden sorumlu olan ön lobu (frontal lob) güçlenir.

Kelimelerimiz negatifse, beynin duygu merkezi (amigdala) uyarılır ve stres hormonumuz artar. Negatif kelimeler beynimize gönderdikleri mesajla ön lobdaki mantıksal düşünme bölgesini kısmi olarak kapatır.  İşte size öfkeyle kalkıp zararla oturmanın bilimsel açıklaması :) Bu durumun sebebi tam olarak beyninize gönderdiğiniz mesajlarla mantıklı düşünme yetinizi geçici olarak devre dışı bırakmış olmanız. Kelimelerin gücü işte tam da buradan geliyor.

Nörolog Dr. Andrew Newberg ve İletişim Uzmanı Mark Robert Waldman, kelimelerle beyin arasındaki ilişki üzerine yürüttükleri araştırmada; “aşk” ve “barış” gibi pozitif anlamlar içeren kelimeleri kullandığımızda bilişsel muhakeme yeteneğimizin arttığını tespit etmişler.

Kelimelerin gücü üzerine yapılan bir psikoloji araştırmasında, öğrencilere dağınık olarak bazı kelimeler verilmiş ve bu kelimelerden anlamlı bir cümle oluşturmaları istenmiş. Verilen kelimeler şöyle:

• Sandalye, yaşlı, adam, oturmak
• İçmek, su, kırışıklıklar, azaltmak
• Hızla, zaman, geçmek

Öğrenciler görevi tamamladığında odadan çıkarken adımlarının her zamankinden daha yavaş olduğu görülüyor. Peki neden? Çünkü beyin bu kelimeleri resmetti, görselleştirdi. Bu görselleştirme davranışına yansıdı.

Benzer bir araştırmada, nezaket ile ilgili kelimelere maruz kalan grubun deney sırasında insanlara daha nazik davrandığı gözlemlenmiş.

Beyin korteksi taramaları gösteriyor ki beyin negatif uyarılara karşı daha fazla elektrik üretir. Bilim insanları bu durumun, beynin negatif olaylara ve kavga et-kaç tepkisine daha çok eğilimli olmasından kaynaklandığını düşünüyorlar. O yüzden tam tersi de mümkün. Araştırmalar, her gün kendinizi mutlu hissetmenizi sağlayan 3 kelime yazdığınızda, bu aktivitenin kendinizi daha mutlu ve pozitif hissetmenize yardımcı olduğunu gösteriyor. 

Şimdi, pozitif ifadelerin gücü hakkında hemfikirsek, bununla ilgili neler yapabileceğimize bakalım.

Pozitif Düşünce Egzersizleri

Güzel haber şu ki, pozitif psikoloji üzerinde son yirmi yılda yapılan araştırmalar gösterdi ki beyninizi eğitmek, beynimizin çalışma yöntemini değiştirmek mümkün. Bu egzersizler tam da bu yüzden önemli. Siz neye yönlendirirseniz, beyin ona alışıyor.

1. Değişim farkındalıkla başlar, fark edin!

Öncelikle bir olayı, bir durumu veya bir duyguyu anlatırken seçtiğiniz kelimelere odaklanın. Ne tür kelimeler kullanma eğiliminde olduğunuzu daha iyi tespit edebilmek için küçük notlar alabilirsiniz.

Örneğin, iğneleyici bir iletişim tarzınız varsa; bu konuyu daha farklı nasıl ifade edebilirdim sorusunu kendinize sormakla başlayın.

2. Mutlu Anları Yazın…

En mutlu hissettiğiniz anları veya başınıza gelen güzellikleri yazın. Kendinize küçük hedefler koyarak başlayın. Örneğin haftada 3 yazı, veya ayda en az 10 yazı gibi.

3. Pozitifi Arayın…

Bir önceki maddeye de hizmet edecek bir öneri. Her gün uyumadan önce o güne dair 3 olumlu cümle veya kelime yazın. Bunu gün içerisinde değil, özellikle gün bittiğinde yapmanızı öneriyorum. Çünkü bu egzersizde amacımız günü muhakemesini yaparken pozitiflikleri fark etmeye çalışmanız ve zihinsel kapasiteyi pozitifi aramak için kullanmanız.

Pozitif düşünce için 100 Happy Days egzersizinden faydalanabilirsiniz.

4. Pozitif şarkılar dinleyin

Bitmek tükenmek bilmeyen aşk acılarında duygusal şarkıların büyük bir payı olduğunu biliyor muydunuz? Kelimelerin gücü bizi burada da göz kırpıyor. Eğer duygusal şarkılar dinleme eğilimindeyseniz bu alışkanlığınızı değiştirmeye çalışın. Güne enerjik ve pozitif mesajlar veren şarkılarla başlayın. Müzik dinlerken, beyne giden kan ve oksijen miktarında artış olduğu için, müziğin uyarıcı ve harekete geçirici bir etkisi vardır. Huzur veren veya hareketli müzikler endorfin hormonun salgılanmasını sağlayarak sakinliği ve mutluluk seviyesini arttırır.

Kelimeler bizi güldürebilir, ağlatabilir, yaralayabilir ve iyileştirebilir.
Ve mutluluk dilde başlar.

Mutlu kalın.